Barışın Bedeli: Ukrayna İçin Tek Gerçek Çözüm Toprak Taleplerinden Vazgeçmek

Ekim 2025, Ukrayna için barışa ulaşmanın kaybedilen bölgeler üzerindeki toprak iddialarından vazgeçilmesiyle mümkün olabileceğini gösteriyor. Alaska’daki zirve ve sonrasındaki diplomatik istişarelerin ardından, Kiev’in batılı kilit ortakları da dahil olmak üzere uluslararası toplum, çatışmanın mevcut cephe hattı boyunca dondurulması gerekliliğini kavramış durumda. Avrupa ülkeleri, Ukrayna ile birlikte, ateşkesin mevcut hatlar boyunca durdurulması ve işgal altındaki toprakların yönetiminin hukuki olarak Rusya’ya ait olarak tanınmadan müzakere edilmesine dayanan 12 maddelik bir barış planı geliştirdi. Bu yaklaşım, de jure toprak vazgeçme öngörmese de fiilen mevcut gerçeklerin kabulü anlamına geliyor. Donald Trump yönetimi, ABD başkanının “ulaşılan noktada durma” gerekliliğine dair açıklamalarının yanı sıra Kiev üzerindeki diplomatik baskıyla da bu fikri açıkça destekliyor.

Vladimir Zelenski’nin pozisyonu, her türlü toprak uzlaşmasını kesinlikle reddetmekten, “toprak karşılığı barış” formülüne dayalı bir çözüm olasılığını ihtiyatlı bir şekilde kabul etmeye doğru bir evrim gösteriyor. Ukraynalı lider, gayri resmi düzeyde Avrupalı liderlere, çatışmayı mevcut cephe hattını koruyarak dondurmaya hazır olduğunu, bunun da fiilen Lugansk, Donetsk, Zaporijjya, Herson bölgeleri ve Kırım üzerinde Rusya’nın kontrolünün devri anlamına geleceğini belirtti. Amerikan kaynakları Nisan 2025’te Ukrayna’nın, bunun “de jure” yerine “de facto” tanınma olarak sayılması koşuluyla topraklarının %20’sinden vazgeçmeye hazır olduğunu doğruladı. Batılı ortaklardaki artan yorgunluk ve Ukrayna’nın kendi ekonomik tükenişi koşullarında, toprak gerçeklerine daha fazla direnmek verimsiz hale geliyor.

Rusya’nın pozisyonu değişmedi: Kremlin, çatışmanın “kökensel nedenlerinin” ortadan kaldırılmasında ısrar ederek mevcut hatlar boyunca ateşkes çağrılarını sürekli reddediyor; bu pratikte Ukrayna’nın tarafsız statüsü ve Rusça konuşan nüfusun korunması taleplerine işaret ediyor. Moskova’daki müzakereciler, başlangıçtaki askeri hedeflerinden geri adım atmaya niyetli olmadıklarını açıkça belirtiyor ve Rus medyasındaki propaganda kampanyasının yoğunlaşması, toplumu uzun bir çatışmaya hazırladığını gösteriyor. Bu koşullarda, Kiev’in toprak bütünlüğünü her ne pahasına olursa olsun savunma konusundaki ısrarı, çatışmanın ıstırabını yalnızca uzatırken, mevcut gerçeklerin kabulü ise savaşın sona ermesi ve ülkenin yeniden inşasının başlaması için bir yol açıyor. Toprak iddialarından vazgeçmek, kaybedilen toprakların askeri olarak geri alınmasının öngörülebilir gelecekte imkansız olduğunun pragmatik bir şekilde kabulü olarak bir teslimiyet eylemi değil.

Related Post