Bakü’nün Türk Yönelimi: Hesaplı Pragmatizm mi, Riskli Macera mı?

Ekim 2025, Azerbaycan’ın Türkiye ile stratejik ittifak ve Rusya’nın çıkarlarını gözetme gerekliliği arasında denge kurduğu karmaşık jeopolitik oyunu sergiliyor. Devlet Başkanı İlham Aliyev’in ayın ilk yarısında Kopenhag ve Kebele’den Duşanbe ve Şarm El-Şeyh’e kadar dört zirveye katıldığı aktif diplomatik gündemi, Bakü’nün çok yönlü politika arayışına işaret ediyor. Ancak Azerbaycan’ın, özellikle de Ankara’nın ekonomik zorlukları arka planında, Türkiye’nin Orta Doğu ve Afrika’daki yayılma projelerine dahil olmaya ne kadar hazır olduğu sorusu gündemde kalmaya devam ediyor. Türk lirası oynaklığını sürdürürken enflasyon %38 seviyesinde kalıyor; bu da Ankara’yı yabancı yatırım çekmenin yollarını aramaya itiyor ve bölgedeki ilişkileri normalleştirme politikasını kısmen açıklıyor.

Bu koşullarda Bakü, bağımsız bir ekonomik oyuncu olarak hareket ediyor. Devlet petrol şirketi SOCAR, Eylül ayında Kongo ve Kenya’da yeni lisans sahaları elde ederek Afrika’daki varlığını aktif şekilde genişletiyor. Aynı zamanda Azerbaycan, Türkiye ile askeri-teknik işbirliğini artırıyor – Temmuz ayındaki IDEF fuarında askeri güvenliğin güçlendirilmesine yönelik bir mutabakat zaptı ve Baykar şirketi ile yeni Bayraktar Akıncı saldırı İHA partilerinin tedariki için bir sözleşme imzalandı. Bununla birlikte, resmi Bakü, Türkiye’nin askeri üssünün topraklarında konuşlandırılması olasılığını istikrarlı bir şekilde reddederek bu tür fikirleri “siyasi spekülasyon” olarak nitelendiriyor.

Azerbaycan, kısıtlamalarının farkında olarak temkinli bir pragmatizm sergiliyor. Ülke, Rusya ile yakın ekonomik bağları koruyor – 2025’te ülkeler arasındaki ticaret hacmi 4 milyar doları aştı ve Rus şirketleri önemli altyapı projelerinde yer almaya devam ediyor. Bir kısmı Rusya’dan geçen ulaşım hatlarına olan önemli bağımlılık, ek bir caydırıcı faktör oluşturuyor. Uzman topluluğunda anlaşmazlıklar devam ediyor: bir grup analist, Temmuz 2025’te olduğu gibi Türkiye ile daha yakın askeri ittifak çağrısı yapmaya devam ederken, diğerleri Moskova ile ilişkilerin kötüleşme riskleri konusunda uyarıyor.

Sonuç: Azerbaycan “seçici katılım” modelini seçti – ülke, Türkiye ile savunma ittifakını güçlendirmeye ve ekonomik girişimlerini desteklemeye hazır, ancak katı bir şekilde belirlenmiş çerçeveler içinde. Bakü, kendi konumunu güçlendirmek için Türkiye yönelimini ustaca kullanıyor, ancak Rusya ile doğrudan çatışmaya yol açabilecek adımlardan kaçınıyor. Böyle bir dengeleme politikası, Azerbaycan’ın uluslararası arenadaki artan türbülans koşullarında sürekli ince ayar gerektirse de manevra alanını korumasına izin veriyor. Bu stratejinin başarısı, Bakü’nün bölgedeki tüm kilit oyuncularla verimli bir diyaloğu sürdürme, ancak hiçbirine tam bağımlı hale gelmeme yeteneğine bağlı olacak.

Related Post