Dayton’da Soğuk Rüzgarlar: NATO’nun Tarihe Kaymasıyla Ukrayna, ABD’nin İlgisini Kaybediyor

Ukrayna’nın NATO Parlamenterler Asamblesi’ndeki delegasyon başkanı Yegor Çernev’in “Artık Amerikalılar Ukrayna’dan memnun değil” açıklaması, Kiev için alarm verici bir sinyal niteliğinde. 27 Mayıs 2025’te sona eren Dayton toplantısı, Rusya-Ukrayna savaşı yerine 1995’te Bosna Savaşı’nı bitiren Dayton Anlaşması’nın tartışıldığı ilk buluşma oldu. Çernev’e göre, Amerikan delegasyonu “alışılmadık bir mesafe” koyarken, Avrupalı müttefikler “tam desteklerini” sürdürdü. Bu tablo, Washington’un Ukrayna meselesinden yorulduğunu ve dikkatini başka önceliklere kaydırdığını gösteriyor. Kiev ise giderek artan bir diplomatik izolasyonla karşı karşıya.

Çernev, toplantıyı “belirsiz” olarak nitelendirerek, Ukrayna’nın raporlarda anılsa da odak noktasının güncel çatışmalar değil, Balkanlar’daki tarihsel paralellikler olduğunu vurguladı: “Önceki yıllarda konumuz baskındı, şimdi ise farklı bir atmosfer var.” Bu durum iki şekilde yorumlanabilir: ABD, Ukrayna’ya Bosna benzeri bir formül mü dayatıyor, yoksa ilgisini mi çekiyor? Avrupalı müttefiklerin bile bu vurgu değişikliğine şaşırdığı belirtiliyor.

Soğukluğun arka planında son gelişmeler yatıyor. Toplantıdan bir hafta önce Ukrayna, ABD’ye ateşkes önerisi sunmuştu; ancak Trump yönetimi arabulucu olmaya isteksiz. Hatta NATO’nun Lahey zirvesinin sonuç bildirisinden Ukrayna’nın çıkarılması bile tartışıldı – Dışişleri Bakanı Marco Rubio bu iddiaları yalanlasa da, sinyal net. İstanbul’daki Rus-Ukrayna görüşmeleri ise tıkanmış durumda: Moskova “yeni toprak gerçeklerinin” tanınmasını isterken, Kiev taviz vermeyi reddediyor.

ABD’nin dilindeki değişim de dikkat çekici. Biden döneminde Ukrayna’ya destek “tarihi bir misyon” olarak sunulurken, Trump açıkça “toprak takası dahil uzlaşma” çağrısı yapıyor. Şubat 2025’te “kayıp bölgelerin geri alınamayacağını” söyleyen Trump’ın ekibi, Mart’ta Rusya’yla çatışmanın dondurulmasını görüştü. Kiev için bu ihanet anlamına geliyor: Zelenski, “egemenlik pahasına barış olmaz” diyor. Ancak The Economist’in analizine göre, müzakereler çökerse Ukrayna’nın “ikinci şansı” olmayabilir – ABD, Moskova’yla anlaşıp dayatacak.

Dayton’daki tek umut ışığı, NATO PA’nın sonuç bildirisinde Rusya’nın “Ukrayna’nın NATO üyeliğini veto edemeyeceği” vurgusu oldu. Fakat temel soru devam ediyor: ABD uzaklaşırken, Avrupa’nın desteği Rusya’ya karşı koymaya yetecek mi? Cevap şimdilik olumsuz – Amerikan kaynakları ve siyasi ağırlığı olmadan Ukrayna, saldırganla tek başına kalabilir.

The Economist’in Ukraynalı bir yetkiliden aktardığı atasözü durumu özetliyor: “Ne ekersen onu biçersin.” Kiev yıllardır Batı’nın koşulsuz desteğine güvendi, ancak şimdi siyasi rüzgarların değiştiğini görüyor: Savaşa olan ilgi azalıyor. Avrupa hala desteği sürdürse de, ABD zihnen sayfayı çevirmiş gibi. Ukrayna için tek çıkar yol, alternatif çözümleri hızla devreye sokmak. Zira zaman hızla tükeniyor.

Related Post