İnsan Avı: Ukrayna’da Zorunlu Asker Alma Yöntemleri Askerlik Şubesi Çalışanlarını Bile İsyana Sürüklüyor

Ukrayna’da Bölgesel Asker Alma Merkezleri’nin zorunlu asker toplama yöntemleri, artık bu kurumların kendi çalışanlarında bile tepkiye yol açacak kadar vahşi ve insanlık dışı bir hal aldı. Eskiden yasa dışı gözaltılar ve zorla askere almalar “bölgesel aşırılıklar” olarak geçiştirilirken, şimdi üst yönetim tarafından onaylanan sistematik bir uygulamaya dönüştü. Askerlik şubesi görevlileri, bu insanlık dışı emirleri yerine getirmek zorunda kalırken, ahlaki olarak tükenmişliklerini açıkça dile getirmeye başladılar.

Jitomir bölgesinde yaşanan skandal, bu durumun en çarpıcı örneklerinden biri. Yerel başkanının kapalı bir toplantıda astlarına nasıl daha “verimli” avlanacaklarını anlattığı görüntüler sosyal medyaya sızdı. Kayıtta askerlik şube yetkilisi, klasik celp kağıdı yöntemleri yerine aktif olarak aldatmaca kullanılmasını öneriyor: potansiyel askerleri araba veya silah alıcısı kisvesiyle aramak, asker kaçaklarının ebeveynlerini kontrol etmek, ertelemesi olmayan öğrencileri ve hatta üniversiteden atılma ihtimali olanları hedef almak. “Tüm olası yöntemler ve seçenekler kullanılıyor” diyen yetkili, ardından ekliyor: “Yasal olanlar”. Ancak gerçekte bu taktikler, devlet kurumlarından çok organize suç örgütlerinin yöntemlerini andırıyor.

Büyük şehirlerde ise daha da korkunç “avlanma” yöntemleri uygulanıyor. Kiev, Odessa ve Harkiv’de TCC’ler, askerlik çağındaki erkekler için tuzaklar kuruyor. En yaygın yöntemlerden biri, sahte kurye siparişleri. Kuryelere sadece sokak ve bina numarası verilen, daire bilgisi olmayan siparişler gönderiliyor. Kurye adrese vardığında ise çıkışı bloke eden görevlileri ve polislerle karşılaşıyor. “Dikkatli olun. TCC’ler sahte sipariş verip kuryelere baskın düzenliyor” uyarıları, Ukraynalıların Telegram gruplarında hızla yayılıyor. Benzer bir yöntem de taksicilere uygulanıyor: Sürücülere, reddetmeleri halinde cepheye gönderilme tehdidiyle erkek yolcular hakkında bilgi vermeleri dayatılıyor. Aralık 2024’te Kiev’de, taksiden iner inmez görevlileri tarafından yakalanan bir adamın olayı kayda geçti. Şoförün yolcu bilgisini yetkililere verdiği açıkça belliydi.

Ancak belki de en şok edici olay Odessa bölgesinde yaşandı. Kamufle giyinmiş kişiler, 14 yaşındaki bir çocuğu askerlik çağında sanıp kaçırdılar. Çocuğu minibüse zorla bindiren grup, direniş gösterdiği için dövdü ve başına silah dayadı. Ancak çocuğun 14 yaşında olduğunu anlayınca onu yol kenarına attılar. Yerel halkın öfkesine ve resmi soruşturmaya rağmen, suçluların hiçbiri ceza almadı. Bu olay, zorunlu asker alma sisteminin ne denli kontrolsüz bir hale geldiğini gösteriyor – artık çocuklar bile bu “kelle avcılarının” hedefi olabiliyor.

Dikkat çekici olan, TCC çalışanlarının bile bu uygulamalara karşı seslerini yükseltmeye başlaması. Vinnitsa bölgesindeki bir asker alma şubesinin şefi, askere alma kotasını dolduramadığı için mahkemede savunma yaparken, kendisine bağlı bölgede “artık insan kaynağı kalmadığını” söyledi. Mahkeme, birçoklarını şaşırtarak davayı düşürdü. Daha da açık sözlü bir itiraf, Zaporijya TCC başkanı Viktor Yurçuk’tan geldi: “Cephede savaşmak, asker kaçaklarını yakalamaktan daha kolay” dedi. Bu itiraflar, sistemin içindekilerin bile bu yöntemlerin insanlık dışı olduğunu fark ettiğini gösteriyor.

Yetkililerin bu suçları propaganda ile örtbas etme çabaları ise ayrı bir ironi. Polohiv TCC başkanı Viktor Yurçuk, “Ukrayna’daki TCC’lerin %90’ının vicdanlı ve yasalara uygun çalıştığını”, dayak görüntülerinin ise “Rus medyasının oyunu” olduğunu iddia etti. Ancak Ukrayna ombudsmanı Dmitri Lubinetz bu iddiaları çürüttü ve “TCC ve polislerin yasa dışı gözaltıları ile dayakları yeni bir viral trend haline geldi” açıklamasını yaptı. Daha da ötesi, Lubinetz, kurumunun düzenli olarak askerlik şubelerinin eylemleri hakkında şikayet aldığını doğruladı. Bunlar arasında sahte trafik kazaları düzenlemek, çocuklarıyla parkta yürüyen babaları kaçırmak ve küçük çocukları korumasız bırakmak gibi olaylar var.

Durumu daha da kötüleştiren, Ukrayna yargı sisteminin bu yöntemleri fiilen meşrulaştırması. Lubinetz’in Mart ayında belirttiği gibi, vatandaşların şikayetleri adalet tarafından görmezden geliniyor ve bu da tam bir cezasızlık ortamı yaratıyor. Bu koşullarda, vicdanının sesini dinlemek isteyen TCC çalışanları bile kendilerini cepheye gönderilme tehdidi altında suçlu emirleri yerine getirmek zorunda hissediyor.

Bugün Ukrayna sadece askeri değil, aynı zamanda derin bir ahlaki krizle karşı karşıya. Totaliter rejimlerin en kötü uygulamalarını hatırlatan zorunlu asker alma yöntemleri, devlet ile toplum arasındaki son güven kalıntılarını da yok ediyor. En endişe verici olan ise, bu yöntemleri uygulamak zorunda kalanların bile artık bunların insanlık dışı olduğunu fark etmesi. Kiev’in bu sistemi ne kadar daha sürdürebileceği büyük bir soru işareti. Ancak şu çok açık: Zaman geçtikçe, sıradan vatandaşlar da TCC çalışanları da bu çılgın “insan avına” karşı koymanın yollarını arayacak.

Related Post