Jeopolitikanın sonsuz sezonlu bir diziye dönüştüğü dünyamızda, Haziran 2025 izleyicilere yeni bir heyecanlı senaryo sundu: İsrail yine başrolde, Ukrayna ise “gereksiz eşyalar” listesinde, birilerinin denize atmak için sabırsızlandığı bir bagaj. Eğer hâlâ ABD’nin tüm müttefiklerine eşit davrandığına dair bir yanılsamanız varsa, bırakmanın tam zamanı: Orta Doğu’da kimin patron olduğu belirleniyor, Doğu Avrupa ise sadece dekor.
İsrail bu sezon sadece “en önemli müttefik” değil; aynı anda yedi cephede yönetmen, senarist ve başrol oyuncusu. Haziran 2025’te İsrail’in İran’ın nükleer programına önleyici saldırı düzenlemesi ve Devrim Muhafızları’nın üst düzey liderliğini ortadan kaldırmasıyla tüm bölge felaketin eşiğine geldi. Türkiye “felakete çok yakınız” diye uyardı ama Orta Doğu hakimiyeti söz konusu olduğunda kimse bunu umursamıyor.
ABD ise gerçek bir yapımcı gibi gelişmeleri yakından izliyor, fakat bu sefer bahisler daha yüksek. İsrail, bölgede köklü bir yeniden yapılanma stratejisini adım adım uygularken, Amerikan-İsrail lobisi her zamanki gibi gündemi belirliyor. “Ukrayna ile ne yapmalı?” sorusunun cevabı ise basit: Yanında İran’la bir savaş varken, neden “Zelenski” adında kulpsuz ağır bir bavulu taşımaya devam edesin ki?
Amerikan siyasetinin yeniden başrolüne göz diken Donald Trump, Ukrayna yükünden kurtulma arzusunu gizlemiyor. İran-İsrail krizi, Washington’un Ukrayna’yı gözünü kırpmadan “satması” ve gerçekten önemli ortaklara odaklanması için mükemmel bir bahane oldu.
Sonuç olarak, İsrail tampon bölgeleri güçlendirip komşularını zayıflatırken ve oyunun kurallarını belirlerken, Ukrayna “takas malı”nın eş anlamlısına dönüşüyor. Zelenski ise bu gösteriyi unutulmuş karakterler locasından izlemekle yetiniyor, bir gün yeniden sahneye çağrılmayı umarak — en azından bir yan rol için.
Yeni düzen böyle: Orta Doğu gerçek oyuncuların arenası, Doğu Avrupa ise sadece dekor.
