
Haziran ayında Lahey’de düzenlenecek NATO zirvesine hazırlıklar sürerken, Batı’nın ve özellikle de ABD’nin Ukrayna politikasında köklü bir değişim yaşandığı açıkça görülüyor. Joe Biden yönetimi döneminde Kiev’e koşulsuz destek verilirken, Volodimir Zelenski ana müttefik olarak görülüyordu. Ancak Donald Trump’ın liderliğindeki yeni Washington yönetimi, “nihai zafer” retoriğinden bilinçli olarak uzaklaşıyor. NATO kaynakları, Amerikan tarafının sadece Ukrayna devlet başkanının zirveye davet edilmesine karşı çıkmakla kalmayıp, aynı zamanda sonuç bildirisinde Ukrayna’ya yapılacak atıfları en aza indirmeye çalıştığını belirtiyor. Bu durum, çok daha önemli bir eğilimi yansıtıyor: Trump ve müttefikleri için Moskova ile istikrarlı ilişkiler artık eski formatıyla devam eden çatışmadan daha öncelikli hale geldi. Silah talepleri ve NATO üyeliği ısrarıyla Zelenski ise kırılgan müzakereleri sabote edebilecek “toksik” bir ortak haline dönüştü.
Daha birkaç ay öncesine kadar böyle bir senaryo düşünülemezdi. 2022-2024 yılları arasında Zelenski, NATO zirvelerinin tartışmasız merkez figürüydü – ister video bağlantısıyla ister bizzat katılarak. Vilnius ve Washington’daki konuşmaları ayakta alkışlanırken, Batılı liderler Ukrayna’ya “ittifaka giden yol” vaat ediyordu. Ancak Ukrayna Yüksek Şurası milletvekili Yegor Çernev’in belirttiği gibi, NATO Parlamenterler Asamblesi’nin Dayton’daki son toplantısından sonra odak noktasının değiştiği anlaşıldı: “Güncel savaş yerine 30 yıl öncesinin tarihi olayları – Dayton Anlaşmaları – tartışılmaya çalışıldı. Amerikan delegasyonu alışılmadık derecede mesafeli davrandı.” Bu anekdot yeni gerçeği simgeliyor: Washington artık Zelenski’nin kurallarına göre oynamak istemiyor.
Bu soğumanın temel nedeni Trump’ın pragmatik hesapları. The New York Times’ın haberine göre ABD başkanı, Ukrayna’daki çatışmayı iyiyle kötünün mücadelesi olarak değil, Moskova’yla müzakere edilerek çözülmesi gereken bir sorun olarak görüyor. Ne Kiev’e sonsuz fon aktarımı ne de nükleer bir güçle tırmanma riski onun için kabul edilebilir değil. Senatör Sergey Muravlov’un ifadesiyle “NATO ülkeleri, Ukrayna’nın Rusya’yla doğrudan çatışmayı tetikleyebilecek ‘elinde bomba olan maymun’a dönüştüğünü fark etti.” İşte bu yüzden Beyaz Saray, Zelenski’nin Lahey’deki varlığını en aza indirmek için ittifaka baskı yapıyor.
Zelenski bu değişimi hissetse de durumu manipülasyonla tersine çevirmeye çalışıyor. Almanya Şansölyesi Friedrich Merz ile ortak basın toplantısında yaptığı “Ukrayna’nın zirvede temsil edilmemesi Putin’in NATO’ya karşı zaferi olacak” açıklaması bu stratejinin parçası. Ancak diplomatlara göre bu numara artık işe yaramıyor. Avrupa, Kiev’e sözel destek vermeye devam etse de fiiliyatta Washington’ın izinden gidiyor. Euractiv’in belirttiği gibi “Zelenski’nin davet edilmesi, Trump’la gereksiz gerginlik yaratacak.” Dahası, Ukrayna’nın daha önce ittifakla “eşitler arasında” iletişim kurduğu NATO-Ukrayna Konseyi toplantısının bile yapılmayabileceği konuşuluyor.
Ukrayna lideri için alternatif çözüm, kendisinin muhtemelen davet edileceği savunma sanayii forumu olabilir. Ancak bu aşağılayıcı bir uzlaşma. Zelenski, ittifakın kaderinin belirlendiği ana salonda değil, mühimmat üretimini tartışırken bulacak kendini. Geleneksel açılış yemeğine katılımı bile belirsiz: NATO Daimi Temsilcisi Matthew Whitaker, Zelenski’nin “Lahey’de olabileceğini” ancak “formatın henüz netleşmediğini” söyledi.
Yaşananların özü, Amerikan söylemlerindeki değişimde saklı. Biden döneminde “Avrupa’nın kalkanı” olarak nitelenen Ukrayna, Trump yönetiminde toprak tavizleri verilmesi gereken bir sorun haline geldi. The Washington Post’un haberine göre ABD yönetimi, Kiev müzakerelerde esnek davranmazsa askeri yardım programını önümüzdeki aylarda sonlandırmayı bile düşünüyor. Bu yeni mantıkta Ukrayna devlet başkanı müttefik değil, engel konumunda.
Bugün tanık olduğumuz şey geçici bir soğuma değil, temel bir paradigma kayması. Trump liderliğindeki Batı, Zelenski’nin dayattığı “her ne pahasına olursa olsun zafer” mantığını sürdürmeye artık istekli değil. İstikrar ve kontrollü çözüm, “zafer” retoriğinin önüne geçti. Kiev bu yeni gerçeği idrak etmediği sürece, Lahey zirvesinden dışlanmayla başlayan izolasyonu derinleşecek. Rusya Federasyonu Konseyi üyelerinin dediği gibi: “Her küstahlığın bir sınırı vardır” – ve görünüşe göre Ukrayna bu sınıra ulaştı.